Blog

Muvazaa Ve Tapu İptal Davaları


Muvazaa Kavramı

Muvazaa genel olarak, tarafların başkalarını aldatmak kastıyla, bu kişilere gerçek iradelerinden başka bir durum varmış gibi göstermek amacıyla yapmış olduğu işlemlerdir. TBK’nın 19. maddesi, sözleşmelerin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde, tarafların gerçek niyetlerini gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, sözleşmelerin yorumlanmasında, tarafların asıl iradeleri esas alınacaktır.
Yargıtay kararlarına göre bir işlemin muvazaalı olarak kabul edilebilmesi için 
1-Tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek oluşturulmuş bir uygunsuzluk olması
2-Üçüncü kişileri aldatma niyetinin olması
3-Taraflar arasında gizli işlemi oluşturan muvazaa sözleşmesi bulunması gerekmektedir.

Muvazaa; mutlak muvazaa ve nispi muvazaa olarak ikiye ayrılmaktadır. Mutlak muvazaa tarafların görünürde gerçekleştirdikleri bir işlemin aslında aralarında mevcut olan bir muvazaa anlaşması ile gerçekte herhangi bir sonuç doğurmamasını kararlaştırdıkları muvazaa türüdür. Nispi muvazaa ise, tarafların gerçekte arzuladıkları işlemi, gerçekte etki doğurmayacağı muvazaa anlaşması ile kararlaştırılmış ikinci bir işlemin arkasına gizledikleri muvazaa türüdür.

Mutlak muvazaa hâlinde, görünürdeki işlem kesin hükümsüzdür, nispi muvazaa hâlinde ise arkadaki işlemin geçerliliği farklı şartlara bağlı olacaktır. Nitekim nispi muvazaa halinde, görünürdeki işlemin kesin hükümsüzlüğünün tespiti sonrası, tarafların asıl iradelerinin örtüştüğü işlemin geçerlilik şartlarının incelenmesi gerekmektedir. Söz konusu işlem, şekil şartına tabi olması gerekirken, muvazaanın getirdiği gizliliğin sağlanması amacıyla, şekil şartına uyulmaması halinde gizlenen işlem de bu sebeple geçersiz olacaktır.

Muvazaa Davaları


Pratikte sıklıkla karşılaşılan muvazaa davası türü muris muvazaası veya inançlı temlik olmakla beraber, ticari ilişkiler ve işlemler yönünden de muvazaa davaları görülmektedir. Muvazaa davası, hukuki faydası bulunan kişilerin, bir işlemin muvazaalı olduğunun ispat etmeleri ile bu işlemin kesin hükümsüz olduğunun tespit ettirilmesi ve hukuken ortaya çıkmış sonuçların ortadan kaldırılmasına imkan veren bir dava türüdür. Taraflarından birinin muvazaa iddiasında bulunması hâlinde, bu iddiasını kesin (yazılı) delil ile ispat etmesi gerekmektedir. İspat yükü davacı tarafın üzerindedir.


Muris Muvazaası


Muris muvazaası (mirasçıdan mal kaçırma davası) bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir. Buradaki temel amaç saklı paylı mirasçılarının ilerde tenkis davası açarak miras paylarını almalarını önlemektir. Yani miras bırakan gerçekte bağışlamak istediği mallarını satış karşılığında devretmiş gibi göstererek mirasçılarının ilerde dava açmasını önlemek istemektedir. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar, muris muvazaası hukuki sebebine dayanarak dava açabilirler. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihat)


Muvazaa Nedeniyle İptal Davası


Davacının muvazaaya iptal davası açabilmesi için bu davayı açmakta bir hukuki yararının bulunması yani muvazaalı tasarrufta bulunan davalıdan alacaklı olması gerekmektedir. Tasarrufun iptali davasından farklı olarak, muvazaa hukuki nedenine dayalı iptal davaları herhangi bir hak düşürücü süreye veya zamanaşımı süresine tabi olmayacaktır. Ancak söz konusu dava alacağın tahsiline yönelik olduğu için, asıl alacak için mevcut bir zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre var ise bu sürenin geçmemiş olması gerekmektedir. Muvazaa nedeniyle iptal davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. 


Muvazaadan doğan hukuki ihtilaflarda Bulut Adalet olarak müvekkillerimiz için profesyonel avukatlık hizmeti vermekteyiz. Sorularınız mı var? Hemen canlı sohbete yazabilirsiniz.